2 Ağustos 2014 Cumartesi

Yabancı, Albert Camus

     1942'de yayımlanan Yabancı, günümüze bu kadar yabancı değilse eğer, bu kitabın ciddi bir derdi vardır. Kolayca akıp giden 110 sayfalık küçücük bir kitap, dönüp her satırını ayrı ayrı irdelediğinizde size yüzlerce şey verebilir. Tabi ki alacakları okuyucunun bakışıyla doğru orantılıdır ama bir kitabın içi doluysa, içi doludur.
     Bir annenin ölümüyle ve "Bugün annem öldü.Bilmiyorum, belki de dün." sözleriyle başlıyor kitap. Cenaze töreninde yaşananlar, ardından evladın şehre ve kendi yaşamına dönmesi, arkadaşları ve komşularıyla geçirdiği sıradan günler. Günleri geçirmek için yaptığı ayak üstü laflamalar, başkalarına yaptığı yardımlar var adamın. Bunun dışında sevgilisiyle görüşüyor sık sık, denize gidiyor ve bunlar en çok hoşlandığı işler. Yine "sıradan" olan günlerden birinde kazara işlenen bir cinayet,uzun sorgulamalar, mahkemeler, hapishane hayatının benimsenmesi, bunların hepsi de normalleşiyor yabancı için. Ancak idama kadar giden bir yolda insanın düşünmeye ve günlerini gözden geçirmeye vakti olduğunda, denizi ve gökyüzünü özlemesi aslında o kadar yabancı da olmadığını göstermez mi? Hikaye bu kadar sade, olaylar bu kadar az, bir cinayet bile ancak bu kadar sade anlatılabilirdi. Olaydan çok yabancının iç dünyası sizi vuran, kullanılan üslup ve bakış açısı. Okurken anlatıcının iç dünyasından görüyorsunuz olayları ama okurken ara ara da olsa bir de dışarıdan bakmaya çalışın, ne kadar farklı görünüyor dışarıdan her şey.
     İlk bakışta göze çarpan etrafındakilere, olaylara ve hayatın kendisine kayıtsız bir adam oluyor. O adam yabancı, çünkü gündelik olayların onun için bir değeri yok,gün yaşanması ve bitirilmesi gereken anlardan oluşuyor. Bir yemek yemek, arkadaşlarla hoş sohbetler hepimiz için hoşa giden, yapılmaktan zevk alınan ve fırsat kollanan şeyler. Birinin kendi içinde bunları gereksiz ve değersiz bulması, onu topluma ve hayata yabancılaştırmaz mı?
     Peki, biraz daha altlarına bakalım hikayenin. Adam gerçekten kayıtsız, güneşin gözünü alması ona annesinin ölümünden daha çok rahatsızlık verebiliyor. Kendi hareketlerini bile dışarıdan bakar gibi inceleyebilen daha doğrusu istemsizce inceleyen bir adamdan söz ediyoruz. Biriyle yaptığı bir sohbet onu alakadar etmezken, denizi ve güneşi seviyor. Sadece duyularıyla algılayabileceği şeylerden haz ya da acı duyabiliyor. Biraz kendisine de yabancılaşmamış mı?
     Tüm bu uzak durma ve yabancılaşmaya toplum nasıl tepki verir diye düşünürsek, belki kitabın temel mesajlarına bir giriş yapabiliriz. Okurken bir de dışarıdan bakın önerim bu yüzdendi aslında. Siz de toplumun bir bireyi olarak garipserdiniz bu adamı, siz de cezalandırırdınız kolayca. Oysa o neden cezalandırıldığını bile anlayamıyor onca yargılamanın sonucunda. Katil olduğu için katletmiyor kimse onu, zaten ülkeler ve toplumlar onlarcasını öldürüyor her gün, bir "Arap"ın öldürülmüş olması cezayı verenlerin umurunda değil. Ancak cinayet işlemiş bir adam annesinin cenazesinde ağlamamışsa eğer, "o cinayeti de büyük bir zevkle işlemiştir", böyle bir canavar toplumun ve hukukun üstünlüğüyle yok edilmelidir. Yabancı bunları anlayamaz, kendi hissettiklerini açıklayamaz.
     "Yaptığım herhangi bir şeyden dolayı hiçbir zaman gerçek pişmanlık duyamamış olduğumu ona samimi olarak, hatta dostça açıklamaya çalışmak isterdim. Ben her zaman olacak şeyin, bugünün veya yarının etkisi altında olan bir insandım.Fakat şimdi içinde bulunduğum bu durumda, hiç kimseye bu tarz bir şey söyleyemezdim."
     Artık yabancının isteyebileceği tek şey "idam gününde çok seyirci bulunması ve bunların kendisini hınç dolu haykırışlarıyla karşılamalarıdır."

     "Mektubu yazdım. Biraz rastgele yazdım ama Raymond'u da memnun etmeye çalıştım, çünkü onu memnun etmemek için bir sebep yoktu ortada."
     ""Öyleyse neden evleneceksin benimle?" dedi. Ben de ona bunun bir önemi olmadığını, ama o arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen oydu, bana düşen de evet demekti."
     "Herkes bilir ki, hayat, yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir. Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim; çünkü her iki halde de başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıl devam edecektir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder