17 Ağustos 2014 Pazar

Aynalar Koridorunda Aşk, Mustafa Ulusoy


  2000'li yıllarla birlikte her birimiz caddelerde kaybolan insanlar olduk. Hatta artık caddeler değil, alış veriş merkezleri "yaşam alanımız" haline geldi. Etrafımız çok kalabalık. Hepimiz yalnızız. İç sıkıntılarımızsa sonsuz. Biri olsa anlatsak dertlerimizi, ama bizi anlaması lazım, anlaması yetmez çözüm de sunması lazım. Tüm bu hallerimizi bir psikiyatrist dışarıdan nasıl görüyordur?
     Bir önceki yazıda bahsetmiştik Aynalar Koridorunda Aşk'tan. "İnsanın temel acıları üçlemesinin ilk kitabı bu kitap. Çok iyi bir giriş olduğunu söyleyebilirim. İkincisi de hazır, okunmak üzere bekliyor: Giderken Bana Bir Şeyler Söyle.
     İlk bakışta sıradan aşk romanlarından biri gibi geliyor insana. Kapağındaki vaat ilgi uyandırıyor sonra, "aşkın romanı" ne ola ki? Alıp okumaya başlıyorsunuz ve bu kitabın o kitaplardan olmadığını hemen anlıyorsunuz. Hastalarının yaşadığı iç sıkıntıları tek bir ortak noktayı bulduruyor Dr. Mavi'ye, onunla birlikte siz de kendinize eğiliyorsunuz. Dr. Mavi'nin uyguladığı teknikle, önce kendinizi aynada görmeye başlıyorsunuz ve bir süre sonra o gördüğünüzün aslında kendiniz olmadığını keşfediyorsunuz. İç dünyanıza eğiliyorsunuz yavaşça, Kırmızı ve diğer karakterlerle birlikte. Aşık olduklarınız, hayran olduklarınız, başarılarınız, acılarınız, mutluluklarınız nereden geliyor, niçin yaşıyorsunuz hepsini, bunları sorgulatıyor Dr. Mavi Kırmızı'yla yaptığı terapi seanslarında.
     Sevilmek, beğenilmek, var hissetmek insanın hayat amacı olmuş durumda. Varlığını,bir başkasının sevgisiyle anlamlandıran insanlar hayli çok. O ben değilim dediğiniz noktada bile öyle güzel çürütüyor ki yazar sizi. İnsan ruhunu iyi tanıyan birinin kaleminden kendinize yeniden bakmak ilginç bir deneyim. Başkasından duyduğunuzda kaldıramayacağınız eleştirileri yapıyorsunuz her sayfada kendinize.
     "Kendi varoluşsal önemini keşfedememiş insan, başka insanlara bağlı hale gelir. Bu bağımlılık hali bir yandan da benliğini incitir. Kendi varoluşsal değerini hissedebilmek için ötekilerin kendisini takdir etmesine, sevmesine muhtaçtır."
     Tüm aşkların, hayallerin, başarılı olma isteğinin, mutlu olmak için çok çalışmanın altında aslında insanın kendini tanımlaması, var olduğunu hissetme isteği yattığını söylüyor Dr. Mavi. Daha da derine inip insanın neden var olduğunu sorguluyor.
     "Dr. Mavi birçok hastanın aynı sorunun girdabında dönüp durduklarını görecekti. Hastalarının benzer yakınmalarına daha bir dikkat edecekti.
     Birçok insanın kafasına şu soru hep takılıp duruyordu: "Yaratıcı bana mı sordu da yarattı beni? Bu hayatı ben seçmedim ki...""
     Her türlü insani ilişkimize kitapta anlatılan gözden baktığımızda aslında dünyayı ne kadar yanlış anladığımızı fark ediyoruz. Özellikle kadın-erkek ilişkileri üzerine tespitleri çok ciddi yazarın. Daha önce ayrılık yaşayanların ya da zaten bir ilişki içinde olanların ve doğru kişiyi arayanların bir de bu gözden bakması, isteklerini çok değiştirecektir. Mustafa Ulusoy ilişkileri anlatırken insanı es geçmemiş aşk romanlarında olduğu gibi. Son yılların popülerleri arasındaki kişisel gelişime başlamadan önce, kendimizi tanımaya başlamak daha doğru olacaktır ve bu kitapla adım atabilirsiniz kendi dünyanıza.
     Son olarak, Yeni Şafak gazetesine verdiği bir röportaja göre yazar, on yıl sonra bu kitabı genişleterek yeniden yazmış. Sebebini de şöyle açıklamış: "Önceki versiyon, mesele ettiği mevzular açısından güçlüydü. Ancak metnin edebi yönden bazı zaaflar taşıdığını düşünmeye başlamıştım. Kimi yerlerde tekrarlar vardı ve bu durum kulağımı tırmalıyordu. Birkaç rötuş ile yetinmeyi düşünüyordum. Ama öyle olmadı. MAsanın başına oturduğumda, kitabın kahramanları benden daha fazla ilgi talep etmeye başladı. Bu yüzden kendimi romanı yeniden yazarken buldum." Yazarın bu tespiti de ayrıca doğru, çünkü kitabın içindeki tekrarlar bazen bunlatıcı olabiliyordu. Yine de anlatımın akıcı olması bu tekrarları katlanılabilir kılıyor. Kitabın yeni haline göz atma şansınız olursa çok daha iyi olacaktır sanıyorum. Keyifli okumalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder