1949 yılında kitaplaştırılan Huzur, İkinci
Dünya Savaşı eşiğinde bir Türkiye'yi anlatıyor. İl olarak Cumhuriyet
gazetesinde tefrika edilmiş roman, Mümtaz karakteri üzerinden insanın
gelgiltlerini, Mümtaz'ın Nuran'a olan sevgisi ile aşkın bu gelgitlerde ne denli
rol oynadığını anlatıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'da işlediği belki de
hala üzerine konuşulabilecek en önemli konulardan birisi ise Doğu-Batı ikilemi.
Türk Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden olan Huzur'u hala okumadıysanız, bu
ay elinize alabilirsiniz!
Stefan Zweig, Satranç adlı uzun öyküsünde iki
farklı satranç oyuncusunu ve aralarında geçen bir oyunluk çılgın mücadeleyi
anlatıyor. Biri yeteneğinin farkına varmış ve yeteneğiyle hayatını kazanan,
diğeri ise zorlu yaşamının bir kısmında hayatta kalabilmek için satranç öğrenen
iki oyuncu, bir gemi yolculuğunda unutulmayacak bir mücadeleye imza atarlar.
Bir iki saat içinde bitebilecek kadar az, üzerinden tekrar tekrar geçilebilecek
kadar çok şey var Satranç'ta.
Türkçe'nin korunması konusunda ciddi çalışmaları olan Oktay Sinanoğlu, Bye Bye Türkçe ile bu konudaki düşüncelerini ve çözüm yollarını sıralamaktadır. Eğitim dilinin ana dilden farklı olması, yabancı dil öğretimi ve bu konudaki sorunlarla ilgili ciddi sözler söyleyen kitap, bu konuyla ilgilenenler için mutlaka okunması gereken eserler arasında.
Alper Canıgüz'ün beş yaşındaki
dedektifi yine iş başında, bu kez çözülmesi gereken sorunlar aile içinde. Bu
sorunlara mahalledeki gizemli ölüm de eklenince Alper Kamu'nun çözmesi gereken
meseleler artıyor. Alper Kamu'nun sıradaki beş yaş macerası için bekletecek bir
sona sahip olsa da, içindeki kısacık Karanfil Kız hikayesiyle bile anlatacağını
anlatıyor Alper Canıgüz. Eğlenceli bir polisiye anlatırken hayatı da es
geçmeyen Cehennem Çiçeği, istemeseniz de hızlıca bitecek bir kitap.
Daha
fazlası için : http://okunacakcokseyvar.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder